gezi yazısı

by

İki Göl,  Bir Deniz, Tarihi Yerler ve Sivrisinekler/  Yaz Gezisi, Birinci Bölüm

Bu yıl Saklıköy’e gitmeden önce kısa bir deniz tatili yapalım dedik. Yine de söz konusu biz olunca bu yalnızca deniz tatili olmuyor. Neden ? Çünkü bir tek yerde kalmaktan sıkılan kurtlu bir çiftiz de ondan. Dolayısıyla tatil deyince bir kaç şeyi birden kapsaması şart gibi. Okullar kapanıp da her yer kalabalıklaşmadan gitmek istedik. Kalabalıktan da

by

Kore , Üçüncü Gün

  Valizlerimiz de geldikten sonra daha düzgün giyinebildik. Sıcak değil, soğuk da değil. Hava 16-20 derece civarlarında. Tam benim havam yani. Ben güneşten nefret ederim, güneşli sıcak havadan da. Nemden ne kadar nefret ettiğimi söylememe bile gerek yok sanırım. Deniz severim, ama güneşte durmadan girip çıkmalıyım. Zaten güneş alerjim de vardır. Tüm çocukluğum gözlerim ve

by

İSKOÇYA GÜNLÜĞÜ /  Haziran 2015 / Üçüncü Gün

Akşamları hava geç kararıyor. Onda bile hava aydınlık. Ama bütün gün yürüdüğümüz için çok geç yatmadım. Geç benim için saat 3-4 oluyor bu arada. Sabah da saat beş gibi uyandım. Oturup biraz yazdım. Tatile gelip de fotoğraf kırpan, blog yazan kaç kişi vardır merak ediyorum. Bu arada Kore Dizi bloguyla da ilgilenmeyi ihmal etmedim. Kızlar

by

  16 Ağustos 2003   Sabah erkenden kalkıp valizleri yerleştirdik. Evi toparladık, dış cephenin boyanma olasılığı nedeniyle balkonu içeri taşıdık. Çiçekleri de mutfakta bir araya topladık. Miçocuğu dün gece anneme bıraktığımız için o konuda rahattık. Saat 12:00’de yola çıktık. Çıkmadan önce annemi ve kayınvalidemi aradık. Gülgün telefon edip evlilik yıldönümümüzü kutladı. Nedense ameliyat olduğum yıl

by

  10 AĞUSTOS 2001 Her zaman yumurta kapıya gelmeden işe başlamayan tipler olarak, yine tüm geceyi bavul yerleştirmekle geçirmiştik. Evde yapılması gereken son detayları gözden geçirdikten sonra, iki saat kadar uyuduk. Saat 3.30’da havaalanına gittik. Uçağımız saat altıda kalktı. Üç saat kırk dakikalık bir uçuştan sonra Amsterdam havaalanına indik. Kanada uçağımız yedi saat sonra kalkacaktı.

by

  Amerika’ya uçmadan önce uykusuz kalacağımız kesinleşmişti. Saat yarımda Internetin başından ayrıldığımda hem fırının, hem de çalar saatin alarmını kurmuş, iki saat olsun uyuyabilmek için hazırdım. Saat 03.00’de, daha doğrusu gece yarısı üçte saatler çalmaya başladığında önce koşup onları kapattım, sonra yeniden yatağa girip çarpıntımı geçirmeye karar verdim. Bu arada Hüsam’ı da uyandırmıştım. Saat. 03.15’te

by

“… Sana uzak memleketlerden bahsedenlerin Dili tutulsun Sana bir incir yaprağına bakmasını öğreteceğim Kendi avuçlarının içinde seyahati Ve gökyüzünün her yerde mavi olduğunu öğreteceğim. ” Oğlu Mehmet’e yazdığı şiirlerden birinde böyle diyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu,  Artık gökyüzü her yerde mavi değil belki.  Yine de kendi avuçlarının içinde seyahati becerebilenler dimdik ayakta kalıyorlar gibi geliyor bana.

by

Gezi yazılarını seviyorum. Hem gezilen yeri, hem gezmeye gideni tanıtıyorlar, hem de  insanda gezme isteği uyandırıyorlar. O yüzden gezi yazıları içeren kitapları da biriktiriyorum. Hoşuma giden en eski gezi yazılarından biri sıradışı bir Jöntürk olan Ubeydullah Efendi’nin Amerika Anıları’dır. Üzerine biyografi dersi için kısa bir çalışma yapmışlığım da var. Ubeydullah Efendi kendi deyimiyle ” Dalgalı