by

İSKOÇYA GÜNLÜĞÜ / Haziran 2015 / Dördüncü Gün

Bugün havanın iyiden iyiye yağmurlu ve soğuk olacağı kesinleşti. O yüzden bugün müzeye gideceğiz. İskoç Ulusal  Müzesi ‘ne giderken yağmur iyice indirdi. Geldik geleli yağan en ağır yağmur herhalde. Müzeye doğru giden şortlu bir Koreli çocuk görüyorum. Dün de terlik giymiş dolaşan bir Koreli çift vardı, yağmurun altında. Herkesin üzerinde kaban ya da kalın yağmurluk rüzgarlıklar, çoğu

by

İSKOÇYA GÜNLÜĞÜ /  Haziran 2015 / Üçüncü Gün

Akşamları hava geç kararıyor. Onda bile hava aydınlık. Ama bütün gün yürüdüğümüz için çok geç yatmadım. Geç benim için saat 3-4 oluyor bu arada. Sabah da saat beş gibi uyandım. Oturup biraz yazdım. Tatile gelip de fotoğraf kırpan, blog yazan kaç kişi vardır merak ediyorum. Bu arada Kore Dizi bloguyla da ilgilenmeyi ihmal etmedim. Kızlar

by

Akşam erken yattığımız için sabahın köründe kalktık. Kahvaltı saat 7.30’da başlıyordu. Pansiyonun dokuz odası varmış, hepsi de doluymuş. Biz aşağı indiğimizde iki aile kahvaltı ediyordu. Brian koca bir meyve tabağı getirip önümüze koydu. Arkadaki servis masasında cornflakes, reçeller, yoğurt ve bazı meyveler vardı. Kadıncağız daha sonra peynir, ekmek, salatalık, çay  filan da getirdi. Meyveler genellikle

by

BİRİNCİ GÜN  19.06.2015 Sabah saat beş buçukta evden çıkarken her nasılsa yarım kalan iş yoktu. Bu bizim gezi tarihimizde çok rastlanan bir şey değildir. İskoçya’ya bu ikinci gidişimiz olacaktı. İlk gidişimiz 1999 yılıydı, o büyük depremin hemen sonrası. Geceleri uyuyamadığımız uzun günlerden sonra doğanın içinde bir evde kalıp, rahat uyuyabildiğimiz günler. Ama o zaman Edinburgh’a

by

Herkesin bir saplantısı var. Ama bazıları sanırım daha saplantılı, resmen OCD’si var bunun diyebileceğimiz ölçüde olanlar var. ( OCD Obsessive compulsive disorder, namı diğer saplantılı zorlanımlı rahatsızlık. ) Biz bu bilimsel terimleri güzel çeviremiyoruz bana kalırsa.Biz tabii eskiden OCD filan bilmezdik, bazıları temizlik hastası, titizin önde gideni, takıntılı, kafayı yemiş  bu yahu filan diye açıklardı

by

Evhamlı bir ailenin kızıyım. Çocukluğum sırtıma tentürtiyotla çizilen kafesler ve eve beş dakika geç kalsam babamın okul müdürünü doğrudan aramasıyla geçti. Bebekken çok hastalanmışım, iyi baktıkları için ölmemişim annemin dediğine göre. O yüzden hep bana bir şey olacak korkusunu taşımış. Artık nedeni bu mudur bilmiyorum ama, ben bir miktar hipokondriyakım, yani hastalık hastası. Özellikle baskı

by

YOLCULUK Singapur yolculuğu öncesi iki gün kadar valiz hazırlamakla geçti. Uzun bir yolculuk olacaktı ya, gözümde büyüdü de büyüdü. Miço’yu nasıl bırakacağım, on gün nasıl geçecek, bu kadar yolu nasıl gideceğiz. Bir sürü soru beynimde döndü durdu. Daha önce Amerika ve Kanada’ya gitmiştik. 2000 ve 2001’de. Ama birisi KLM, diğeri Lufthansa ile ve  aktarmalı yolculuktu.

by

Epeydir gezilerim hakkında  günce yazıyorum. Gittiğim yerdeyken ayrıntılı yazmak zor olsa da , mutlaka bir çatı oluşturuyorum, sonrasında eve dönünce, düzeltip, bazı eklemeler ve çıkarmalar yapmasam olmuyor. Finlandiya, Avusturya, İtalya, Amerika, Kanada, İtalya, Fransa, Güneydoğu gezi güncelerinden sonra işte bu da sonuncusu.   Yolculuk Öncesi İrlanda çok uzun zamandır gitmek istediğim bir ülkeydi. İki kez

by

  16 Ağustos 2003   Sabah erkenden kalkıp valizleri yerleştirdik. Evi toparladık, dış cephenin boyanma olasılığı nedeniyle balkonu içeri taşıdık. Çiçekleri de mutfakta bir araya topladık. Miçocuğu dün gece anneme bıraktığımız için o konuda rahattık. Saat 12:00’de yola çıktık. Çıkmadan önce annemi ve kayınvalidemi aradık. Gülgün telefon edip evlilik yıldönümümüzü kutladı. Nedense ameliyat olduğum yıl

by

  10 AĞUSTOS 2001 Her zaman yumurta kapıya gelmeden işe başlamayan tipler olarak, yine tüm geceyi bavul yerleştirmekle geçirmiştik. Evde yapılması gereken son detayları gözden geçirdikten sonra, iki saat kadar uyuduk. Saat 3.30’da havaalanına gittik. Uçağımız saat altıda kalktı. Üç saat kırk dakikalık bir uçuştan sonra Amsterdam havaalanına indik. Kanada uçağımız yedi saat sonra kalkacaktı.