by

Benim Hepburn’üm

katharine-hepburn

Son zamanlarda gençlerin çoğu eskilerden Audrey Hepburn’ü anarak, ne kadar zarif, ne kadar güzel olduğunu belirtiyor. Güzel, zarif ve yardımsever olduğu bir gerçek, ama benim için Hepburn’lerden Katharine her zaman daha önemli oldu.

Bu kızıl saçlı, atletik, biraz erkeksi tavırlı, sıradışı kadın ilk gençliğimden beri dikkatimi çekti. Küçük Kadınlar’ın 1933 ilk çekiminin Jo’suydu bir kere. Bu onu sevmem için yeterli bir başlangıç. Bu rolü kimsenin ondan iyi oynayamayacağını, çünkü kendisinin onların yaşadığı atmosferde büyüdüğünü, aynı şeyleri yapmaktan zevk almış bir kız olduğunu söylemiş. Çocukken erkek gibi bir kız olduğunu, ve kişiliğinin de onun kişiliğine benzediğini eklemiş. Büyük bir aileden geldiği için de çok duygusal olduğunu. Gerçekten Katharine, doktor bir baba ve zamanının ilerisinde feminist bir anneden oluşan bir çiftin altı çocuğundan biri. Herkesin kendi görüşünü söylemekte serbest olduğu demokratik bir aile düzeninde yetişmiş.  Anne ve babası seçtiği meslekten pek hoşlanmamışlarsa da, ona destek olmuşlar.

LITTLE WOMEN, Douglass Montgomery, Katharine Hepburn, 1933
Little Women Jo and Laurie

 

Katharine işe tiyatro ile başlayıp, sinemaya geçmiş. İkinci filmi Sabah Zaferi ile de ilk Oscar’ını almış. Katharine Meryl Streep’ten sonra Oscar’a en çok aday gösterilen ikinci kadın. Dört Oscar almış. Ama ödüllerini almaya hiç gitmemiş. Ödüllerin abartıldığını düşündüğünden belki de.

Katharine’i en sevdiğim rollerden biri Rain Maker’ ( Yağmurcu) daki evde kalmış kız rolüdür. Burt Lancester ile oynadığı bu filmde canlandırdığı  Lizzie Curry karakteri ile de Oscar’a aday gösterilmiş. Burt Lancester’in 100 dolar karşılığında yağmur yağdıracağını iddia eden karizmatik rolü, aşka susamış Lizzy’nin zamanla bu adama yenik düşmesi hala gözlerimin önünde.

rainmaker
Rainmaker Burt Lancester, Katharine Hepburn 1956

 

Katharine Hepburn’ü genellikle Spencer Tracy’den ayrı düşünmemeye şartlanmışızdır. 26 yıllık beraberlikleri, Spencer’ın eşini hiç boşamamasına, aralarda Grace Kelly’lere varıncaya kadar pek çok kadınla birlikte olmasına rağmen onun yanında ölmesine kadar süren aşkları bu ikiliyi pek çok kişi gözünde gerçek bir çift haline getirmiştir. Hayatında yalnızca gençken resmen bir kez evlenen Katharine’in sıradışı aşk hayatı hakkında pek çok şey yazılmıştır. Ama bu yazı  bu ayrıntıların tartışıldığı bir mecra değil. Benim vurgulamak istediğim Tracy ile çektiği filmler. Sanırım onların da hemen hemen hepsini izledim. Katharine ile yakın arkadaş olan biyografi yazarı Scott Berg Spencer Tracy’nin Hepburn ile oynamaya başlayana kadar kırktan fazla filmde göründüğünü, gansterden papaza kadar her rolün üstesinden geldiğini söyler. Art arda Oscar kazanan Tracy için  “Sinemada dürüst Amerikalıyı temsil ederek, milli bir kahraman haline gelmişti.” der. Joe Mankiewicz ikiliyi tanıştırdığında Kate, ” Bay Tracy düşündüğüm kadar uzun boylu değilmişsiniz.” der. Mankiewicz araya girerek ” Merak etme Kate, o seni icap ettiği kadar ufaltır.” diye yanıtlar.

Yılın Kadını, ile başlayan çift, daha sonraki yirmi yılda sekiz film çevirirler. En uzun birlikte rol alan romantik çift. Hatta Kate bir keresinde ” Aman Tanrım, biz Abbot ile Castello’dan bile daha uzun süre birlikte film çevirdik.” demiştir.

kate-and-spence
Woman of the year 1942 Kate and Spence

 

Adem’in Kaburga Kemiği’nde Kate kocasını vuran bir kadını savunan  feminist bir avukattır. Spence ise aynı davada görev alan savcı yardımcısı kocası. Kırklı yaşlarının başındaki Kate ve ellisine yaklaşmış Spence, diyalogları, bakışları, oyunlarıyla seyredenin gözünü okşar. Çoğumuzun seyrettiği ve unutamadığı bir başka filmleri ise Beklenmeyen Misafir’dir. ( Guess who is coming to dinner? ) Burada çiftin kızlarını Kate’in gerçek yeğeni oynar. Aileye gelen damat ise Sidney Poitier’dır. Stanley Kramer’in yönettiği bu fimde, hepimizin bildiği gibi başta şok olan baba, sonunda ” Eğer bizim hissettiklerimizin yarısını bile hissedebiliyorlarsa her şeye bedeldir.” deyip sette seyredenlerin de gözyaşları içinde filmi bitirir.

Hepburn_tracy_guess_whos_coming_to_dinner
Guess who is coming to dinner.

Kate’in Bogard ile oynadığı Afrika Kraliçe’si ve en iyi kadın oyuncu Oscar’ı  aldığı Henry Fonda’lı Altın Göl unutulmazların arasında bence. Kate 96 yaşında öle kadar hep aktif bir kadın olarak yaşamış. Çok geç yaşlarında oyunculuk yapmış. Evde de hep aktifmiş. Okumuş, yazmış. Gençken de yaşlıyken de yaz kış yüzmüş. McCarthy dönemi karşıtlarından olması da olumlu bir puan. Scott Berg Katharine Hepburn’ün Hatırladıkları kitabında onun için : ” Kate’in kitap okumadığı tek bir gün bile hatırlamıyorum. Daima büyük bir kitabın ortasında olurdu. Tarih ve biyografi favorileriydi. New York ve Fenwick’teki evlerinde, yatağının başucunda yığınla hemen uzanıp alabileceği romanlar dururdu.” der. Bir kitabı ne kadar çok sevdiği ise sayfalarındaki çikolata lekelerinin fazlalığından belli olurmuş.

 

African-Queen-006
African Queen Kate and Bogard
onagoldenpond
On a golden Pond Henry Ford ve Kate

Hepburn erkeklerin dünyasında kadın gibi yaşamayı reddetmiş biriydi Berg’e göre. Bir stüdyonun  veya menajerin koruması altına pek az girmişti. Kişisel ilişkilerinde de aynı bağımsız ruhla davranmıştı. Birisi işine karıştığında ” Kim demiş, bekle de gör.” diye tepki verirdi. Ona göre hayat herkese karşı acımasızdır. İşte bu yüzden çoğu insan onun kurbanı olur. Ama o ” Doğanın kanunu durulmamızı ister, ben bu kanuna karşı geldim.” diyenlerden. Ayaklarının üstünde duran, güçlü ama aynı zamanda duyarlı kadının temsilcisi. Dobra ve dürüst yaşamış. Çocuk yapmadığı için pişmanlık duyup duymadığını soranlara hiç tereddüt etmeden ” Benden berbat bir anne olurdu. Çünkü ben esasında bencil biriyim. Gerçi böyle olmak bir sürü insanın çocuk sahibi olmasını engellemedi ama..” diyecek kadar. Sonra da ” Ne kadar korkuncum değil mi? Ama korkunç olduğumu bilecek kadar akıllıyım. İşte bu yüzden çocuk sahibi olmadım.” demiş. O Hepburn’lerden Katharine, ” Eğer bütün kurallara uyarsanız, tüm eğlenceyi kaçırırsınız.” diyen kadın. Benim Hepburn’üm.

 

quote-Katharine-Hepburn-if-you-obey-all-the-rules-you-5075

 

 

Not : me kitap1

http://www.amazon.com/Me-Stories-Life-Katharine-Hepburn/dp/0345410092

3 Comments


  1. // Reply

    Canım Arkadaşım,
    Yine çok güzel yazmışsın…
    Klişe bir deyişle ” Duygularımın tercümanı oldun”
    Yüreğine sağlık..


  2. // Reply

    Nükhet’in dediği gibi,
    çehreniz ne kadar da birbirinize benziyor…


    1. // Reply

      Manyaklıklarımız benziyor biraz da, çehreden emin değilim 🙂

Leave a Reply to Nilgun Gunaydin Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *